İnterneti araştırdım. Çift terapisine ne zaman başvurulur diye bir çok yazı var. İnsan ne zaman başvurmalı kendiside az çok kestirebilir bence, o halde asıl soru şu; Çift terapisine eşini nasıl getirirsin? Genelde evin hanımı veya çoğunlukla beyefendi terapiye gelmek istemiyor ki! İşte bu yazıda bu durumu ve çözümleri konuşacağız.
Günümüzde boşanmalar o kadar artmış durumda ki, Türkiye’de bir yılda kıyılan nikah sayısının yarısı kadar boşanma oluyor. Oran yüzde elliye dayanmış. İki evliden biri boşanıyor! Durum çok ciddi. Gelin duruma farklı bir açıdan bakalım. Düşünün ki bir işe yatırım yapacaksınız, öncesinde size denilse ki bu işin tutma olasılığı yüzde 50. Bu işe girenlerin yarısı batıyor yarısı devam ediyor. O zaman yüz binlerce lirayı bu işe yatırmaya ne kadar istekli oluruz? Tabii pek olmayız. Evlenmek bu hale gelmiş, kimler ağlasın toplumun yapı taşı olan aile kurumumuza? Bu konu çok derin ara ara inşaAllah aile kurumunu farklı açılardan değerlendireceğim ama bugün konumuz belli, devam edelim.
Evliliğin ilk 3 yılı kritiktir
İki insan girdi bir eve. Aynı memleketli bile olsalar kendi ailelerinde yaşadıkları farklı,deneyimleri farklı, ana babaları farklı, yetişme tarzı farklı ve tabii ümitleri,korkuları,takıntıları,sıkıntıları hep farklı. Bu iki insan kaderin güzel bir yansıması sonucu tanıştılar, kalpleri birbirlerine ısındırıldı ve evlendiler. Nikah ve niyet geçimi sağlar sanmayın. Nikahta çok kerametler var ancak insan cüzi iradesiyle kendine çeki düzen vermedikçe, hoşgörü ve sabır göstermedikçe geçinmek zor efendim. Evliliğin ilk 3 yılı kritiktir çünkü eşler birbirlerini tanıyana kadar ayrılma riski var. Araştırmalar bize bu ilk yıllarda yaşanabilecek kavgaların yıpratıcı olabileceğini ve bu yıpranmaların,kırılmaların büyüyebileceğini gösteriyor. İlişki yaralandıkça ve uygun şekilde tamir edilmez ise ilişki zayıflıyor. Zayıf bünye de kolay hastalanır ve sonrası malum.
Evlilik ve çocuk
Eşinizle ilişkinizi birlikte büyüttüğünüz bir çocuğa benzetelim. Yani bir varlık gibi düşünün kanlı canlı bir varlık gibi olsun ilişkiniz. Bu ilişki ikinizin verdiği terbiye ile büyüyor olsun, tıpkı varsa çocuğunuz gibi. Sonra bu ilişki sizden ne gördüyse onu size geri vermeye başlayacaktır. Ne ekersen onu biçersin derler ya bu çok doğrudur. Birisi İbn Haldun’a sordu; Çocuklarımızı nasıl eğitelim diye. İbn Haldun dedi ki; Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zira onlar zaten size benzeyeceklerdir. Kendinizi terbiye edin yeter. Ne ince ve doğru bir anlayış değil mi? Ne güzel bir kavrayış. Böyle alimlere ihtiyacımız çok. Peki bizler ilişki içerisinde kendimize dikkat ederken ve ilişkimize kattıklarımızı özenle seçerken, hoşgörüyü arttırıp alçakgönüllü davrandıkça eşimiz tepemize çıkarsa ne olacak!?! O halde gelin aile terapisine.
Çift terapisine eşini nasıl getirirsin?
Yıllardır çift terapileri yapıyorum. Bir çok farklı insanla, karakterle, sorunla karşılaşsam da sık karşılaştığım bir şey var ki terapiyi çok zora sokar. Eşlerden biri gelmek istemez. Deneyimlerim çift terapisine gelmek istemeyen eşin genelde erkek olduğunu gösteriyor. Nadiren hanımefendilerinde terapiye katılmak istemediği olsa da genelde katılmak istemeyen erkek oluyor. Bu konu erkeğin yapısıyla da alakalı oluyor. Yazının sonunda bu konuya biraz değineceğim şimdi ana yola dönelim, Eşlerden biri gelmek istemediğinde artık yapılacak bir şey yok sanabilirsiniz ancak bazı önerilerim var inşaAllah işe yarayacaktır. İlk önce eşlerin terapiye gelmeye karşı bahanelerini ele alalım ve çözüm önerilerimi sırasıyla yazayım efendim.
Eşlerin Bahaneleri
Bizim bir sorunumuz yok
Bir aile terapiste başvurmuş olsun. Terapist her zaman yaptığı gibi ilişkilerindeki sorunları iki tarafın ağzından da sabırla dinlesin,sorular sorsun ve notlar tutsun. Ve her zamanki gibi görüşmenin son 20 dakikasında sorunun ne olduğunu ve ne yapılması gerektiğine yönelik önerilerini paylaşsın. Eşlerden biri yorumları anlamlı bulsun ve terapiye başlamak istesin ancak diğer eş ne desin Bizim bir sorunumuz yok… Yani çalışılması gereken bir sorun yok demek istiyor. Tabii bu durumda terapiye başlamak çok zorlaşır.
Önerim; Eşinizle onun eşref saatini kollayarak konuşma ayarlayın. Mesela güzel bir yemek sırasında olabilir. Keyifler yerindeyken hafif bir ses tonuyla başlayın; ” Hanımım/Kocacım, bak evliliğimizde ikimizin çözmekte zorlandığımız bazı durumlar var. Ben senin üzülmeni hiç istemem. Oysa bazen öyle şeyler yapıyoruz ki sende bende epey üzülüyoruz. Şu Şu gibi durumlarda (yoruma girmeden sen böyle yaptın ben böyle yaptım demeden) üzülüyoruz. Bu konuda uzmanlar var onlardan birine bir danışsak? Unutmayın ki bir sorunumuz yok demek aslında eşinizin bir çeşit “kaçınma” içinde olduğunun göstergesi olabilir. Bu kaçınmanın bir sebebi ve en tehlikelisi bu evlilik için çalışılsa bile bir şeyin değişmeyeceğine yönelik bir inanç olabilir. Bu durumda yapmanız gereken eşinize değişmek için istekli olduğunuzu hissettirmek göstermek olacaktır.
Sorunlarımız çok basit meseleler
Bu durum önemli konuları hafife almak şeklinde zuhur eder. Hani bir söz vardır ya, mesele ayrıntı da gizlidir diye. Adamın bir dairesi olsa duvarda ufak çatlaklar olsa yine bir uzmana danışır herhalde. Arabadan ufak ses gelse tamirciye gider, sorun büyümeden fikir almak ister. Bu örnekler böylece uzar gider. Bizler ilişkimizde bir şeyleri önemsiz görsek bile, eğer ortada bir mutsuzluk varsa, duruma ciddiyetle yaklaşmak gerekir. Bir uzmana gitmek iyi bir fikir olabilir. Önemli olan sizin mutlu ve huzurlu yaşamanız değil midir? Aranız bozulduysa çözüm odaklı olun ve bir bilene danışın.
Önerim; Sorunlarımız çok basit meseleler, fındık kabuğunu doldurmaz yaklaşımının altında da yine bir çeşit kaçınma yatıyor olabilir. Çoğu insan kolay yoldan işi hallolsun ister. Kolaya kaçma eğilimi hepimizde görülebilir. Kim ister ki kalk bir terapiste git, hem maddi hem manevi bir sürü emek ver. Bunun yerine sorunları görmezden gelmek daha kolay gelebilir. Ancak yokuşta akmayan ter, inişte göz yaşı olabilir. O halde eşinize bunu güzel bir dille anlatmak gerek. Hiç bir evlilik basit olamaz, o halde bu evliliği yıpratan meselelerde basit olmamalı. Bunları kolayca çözmek için bir bilene danışmak gerekir. İkinizde ilişki uzmanı olmadığınıza göre neden bir yardım almayasınız?
Sorun bende değil sende, sen terapiste git.
Bu durum da sıkça karşılaşılan bir sorundur, sorun bende değil sende,sen terapiste git. Bu söylem şöyle bir yanılsama içeriyor; terapiye gidenler yanlış yapan insanlardır. Hatalılar terapiye gider ise haklılar nereye gider? Mahkemeye mi?
Önerim; Eşinize şu örneği verin. Diyelim ki kırmızı ışıkta arabayla bekliyorsun. Arkadan bir araç hızla geldi,duramadı bizim arabanın tamponuna bindirdi. Hata kimde desek tabi ki karşı tarafta. Peki hata onda olunca senin yapacağın bir iş yok mu? Eğer sen arabana binmek ve bunun avantajlarından faydalanmak istiyorsan arabanı tamirciye götürmelisin, tamponu yaptırmalısın karşı taraftan gerekli ödemeleri alacaksın epey iş yani. Hemde hiç suçsuz olmana rağmen bir ton işin peşinde koşacaksın. Eğer ki dersen bende hiç hata yok ben bir iş yapmam. O zaman arabanı da kullanamazsın! Hayat böyledir bazen hatasız da olsak emek vermemiz gerekir. Haydi kalk terapiye gidiyoruz çünkü ilişkimizde bazı sorunlar var ve ben bir tamirci buldum. Eşiniz sağduyulu biriyse bu örnek faydalı olacaktır.
Biz sorunlarımızı kendimiz çözeriz ve ben bu kadar para vermem
Biz sorunlarımızı kendimiz çözeriz ve ben bu kadar para vermem tarzı laflar işitiyorsanız eşinizin ilişkinize verdiği değerin epey düşük olduğunu bilmelisiniz. Bununla yüzleşmesini sağlayın.
Önerim; Ona şunları sorun, Mesela ben kanser olsam tedavi masrafı bilmem kaç lira çıksa, bu insan bu kadar etmez deyip beni bir kenara mı bırakacaksın? Veya biz bu hastalığı kendimiz tedavi ederiz mi diyeceksin? Tabiki hayır diyecektir. O halde ilişkimiz kanser olmuş gidiyor hiç bir şey yapmayacak mıyız? Bu konu benim için çok önemli mesajı vermelisiniz. Sabredin ve ısrarcı olun.
Tüm bahanelerde ortak kullanabileceğiniz bir strateji; Pazarlık tekniğidir. Pazarlık yapmak iki tarafında kazançlı çıkacağı bir alış veriş oluşturmaktır. Eşinizin sizden istediği ve aranız pek iyi olmadığı için alamadığı bazı şeyler vardır. Eğer terapiye gelip, uzmanın söylediği şeylerde katılım sağlarsa sizde o istediği şeylerde ona daha olumlu olacağınızı söyleyin. Kazan- Kazan politikası diyoruz buna. Sizde istediğinizi alıyorsunuz eşinizde… Mesela eşinizin ailesiyle daha olumlu olmak, aile ziyaretlerine katılmak, eve misafir çağırmasına izin vermek vb.
Şifa Allah’tan
Tüm bu çabalarınız sonucunda bir çift terapisine gelseniz de bunun son nokta olduğunu düşünmeyin. Terapi karşılıklı emek vererek bir olumlu sonuca ulaşabilir. Ancak ne yapılırsa yapılsın şifa Allah’tan terapistler ise sadece şifa vesilesidir. Yani bizlerinde gücü sınırlıdır ne yazık ki bazı ilişkiler bu çalışmalar sonucunda bile kurtarılamıyor. Ancak kurtarılan ilişkiler terapilerden geçmiş ilişkiler oluyor genelde. Bu fırsatı değerlendirin.