İlk önce Bilişsel Terapi nedir anlmak için kökenini aldığı Bilişsel kuramı konuşmaya ve ne anlama geldiğini açıklayarak başlayayım. Kognisyon (Biliş); Dikkat, hafıza, konuşma ve konuşulanı anlama, öğrenme, problem çözme, yargılama ve muhakeme süreçlerini kapsayan zihin işlevlerinin birleşimi olarak tanımlanabilir. Bu tanımdan yola çıkarak kişinin geçmiş yaşantısını ve bugününü birbirine bağlayan, çevresiyle anlamlı bir ilişki kurmasını mümkün kılan, öğrenilenlerle genişleyebilen bir sistemden bahsedebiliriz. İnsan psikolojisinde bu önemlidir.
Bilişsel Kuram
Bilişsel kuram, Epiktetos ve Mevlana gibi bir çok farklı düşünürün, bilim adamının çalışmaları ve fikirlerinin birikimi olarak ortaya çıkmıştır. Kuramın kökleri çok eski tarihlere dayanır. Bu noktada antik çağ düşünürü Epiktetos’un ortaya attığı fikirlerden bahsederek devam edelim. Epiktetos, milattan sonra 100 yılları civarında Anadolu’nun Frigya bölgesinde bir köleydi. Sahibi ayağındaki pranganın gevşek olduğunu ve kaçabileceğini düşünerek prangasını sıkılaştırmak istedi. O ise buna gerek olmadığını zaten kaçamayacağını eğer pranga sıkılaştırılırsa ayağının kırılabileceğini söyledi.
Buna rağmen sahibi onu dinlemeyerek prangayı sıktı ve sonuç olarak ayağı kırıldı. Sonrasında sahibi olanlar karşısında çok şaşırdı çünkü Epiktetos’ta hiçbir tepki yoktu. Sahibi bunun sebebini sorduğunda, zaten ayağının kırılmış olduğunu bundan rahatsız olarak bağırıp çağırmanın bir şeyi değiştirmeyeceğini söyledi. Yaptığı yanlışlık karşısında hiçbir tepki vermemesinden çok etkilenen sahibi köleyi azat etti. Böylece önemli bir felsefecinin yolu açılmış oldu.
Mutluluk nedir?
Epiktetos’a göre mutluluk ve özgürlük neyi kontrol edip neyi edemeyeceğimizi anlamamıza bağlıdır. Kişi bu gerçekliği, yani yaşamın bizim kontrolümüzde olan ve olmayan öğelerden oluştuğunu kabul ettiğinde ve ikisini birbirinden ayırmayı öğrendiğinde hem iç huzura hem de iyi bir yaşama, mutluluğa sahip olur. Ona göre, ancak bizim kendi tutumlarımız veya inançlarımız bize zarar verme gücüne sahiptir. Koşullar bizim arzu ve beklentilerimizden bağımsızdır. Olaylar olması gerektiği gibi olur, kendi kurallarımızı dünyaya dayatmak ya da dünyadan bunlara uymasını beklemek sonu hüsrana giden en garantili yoldur. Epiktetos’a göre insanları rahatsız eden ”şeyler” değil ona verdikleri anlamlardır. Fikirleriyle, insanın kişisel algısının önemine ve sadece buna dayanmasının yarattığı sorunlara işaret etmiştir. 1
Bu bilgiler ışığında, Bilişsel kuram kişinin bilişlerini inceler. Bunu yaparak kişinin dünyayı çevresini nasıl algıladığını, hangi duyguyu neden hissettiğini ve böylece davranışının sebeplerini bulmayı hedefler. Bilişsel modele göre olayları algılama biçimimiz tepkilerimizi şekillendirir. Yani olayları olduğu gibi değil biz nasıl anladıysak öyle görürüz. Örneğin bir iş arkadaşınıza koridorda rastladınız. Yanından geçerken selam verdiniz ancak o bir tepki vermedi. Şimdi olayı burada donduralım.
Olayları nasıl değerlendiririz?
O anda bu olayı değerlendiririz ve bundan bir anlam çıkartırız yani yorumlarız. Mesela arkadaşınızın selamınıza bir karşılık vermemesini “acil bir işi olduğundan dalgın olması” olarak yorumlayın. Selam vermemesine yönelik bu yorumunuz size nasıl hissettirir? Ne yaparsınız? Tekrar aynı durumu “iş arkadaşınızın sizi umursamaması” olarak yorumlayın. Bu size nasıl hissettirir ve ne yaparsınız? “Selama karşılık alamama” durumu sabit kalmasına rağmen, yorumlarınız yani durumdan çıkardığınız anlam değiştiğinde duygunuz farklılaştı mı? Ya bu duruma yönelik tepkiniz, davranışınız?
Kendine yardım etmek
Bilişsel terapi yaklaşımını incelemeye devam edelim. Kişinin iç huzurunun sağlanmasında, “kendi kendine” yardımın etkileri ve bunun nasıl gerçekleşebileceğiyle ilgili görüşler ilk çağlardan beri araştırılan bir konu olmuştur. Bu konuda birçok düşünür, insanların düşünceleriyle kendi kendilerine yardım edebileceklerini belirtmişlerdir ve kişinin düşüncelerini sorunları aşmada nasıl kullanabileceğine odaklanmışlardır. Bu noktadan hareket eden Bilişsel Terapide amaç kişinin kendi kendine sorunlarını aşabildiği yeti düzeyine ulaşması yolunda engellerin neler olduğunu araştırmaktır. Bilişsel terapi; kişinin kendini nasıl gördüğünü ve duygu, davranışın belirlenmesinde kişinin içsel dünyasının etkisini merkeze oturtur. Çözüm yollarında yine kişiyle birlikte hareket etmek esastır. Kişi terapi sürecini tamamladığında güncel sorunlarını çözmenin yanında, ileride karşılaşacağı sorunlarla baş etme yöntemlerini de öğrenmiş olur. Ve bunları hayatında kullanma yetisini kazanarak “kendi kendine” yetebilme hedefine ulaşır.
Psikoterapiye başvurmak için asla geç değildir
Ruhsal rahatsızlıklarda etkinliği üzerine en çok araştırma yapılan terapi kuramı olan Bilişsel Terapi, bu araştırmalar sonucunda etkinliği kabul edilmiş, dünya üzerinde bir çok ruh sağlığı çalışanının eğitimini aldığı ve uyguladığı bir terapi modeli olmuştur. Bilimsel yöntemleri kullanır. Süre olarak sınırlıdır diğer terapilere göre daha kısa bir çalışma sürecini gerektirir, hedef odaklıdır ve süreç açısından yapılandırılmıştır. Bilimin yeni bulguları ışığında zenginleşme ve bu bulguları da terapi modeline katabilme esnekliğiyle, sürekli gelişen ve güncel kalabilen bir modeldir.
Psikoterapistiniz, yaşadığınız sorunların çözümü kadar hayatınızın sonraki zamanlarında oluşabilecek zorluklarla da daha kolay başa çıkabilmenizi sağlayacak bir donanıma ulaşmanızı hedefler. Yaşınızın kaç olduğu, nasıl bir zorluk yaşadığınız hiç önemli değildir. Yardım arayışında olmanız çözüm için adım attığınız anlamına gelebilir.
1.Bilişsel terapi , Doç.Dr.Hakan Türkçapar, HYB Basım Yayın 3.baskı, Ankara 2008