Alışkanlıklar hayatımızı belirliyor fark edemesek de.Gün içinde karşılaştığımız sorunlara, olaylara hatta mutlu anlara dahi eski deneyimlerimizden gelen bilgilerin ışığında otomatik tepkiler veriyoruz.
İşte bu konuda, Aaron T. BECK ‘in deneyimlerinden, danışanlarının sorunlarından yararlanarak yazdığı evlilik hayatına ilişkin ‘Love is never enough’ adlı kitabından bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Böylece Bilişsel terapinin ışığında ilişkilerimizdeki sorunlara bir bakalım.
Bazen eşimizin bizi anlamadığını, bizi önemsemediğini düşünürüz. Bir süre sonra artık anlaşamadığımızı ve sevilmediğimizi hissedebiliriz. Çok tehlikeli olan bu süreç ne yazık ki büyük kavgalara ve sonunda boşanmaya kadar gidebiliyor. Peki ne kadarı gerçekten ciddi problemlerden kaynaklanan sıkıntılar, ne kadarı farklı bakış açısıyla çözülebilecek, büyümeden önlenebilecek, küçük çabalarla değişebilecek sorunlar?
NEGATİF DÜŞÜNCENİN GÜCÜ
Bir çiftin hayatından örnek bir kesitle devam edelim:
‘ Aslı bir içmimar, eve bir gün nasıl heyecanla gittiğini, kocası Ozan’a güzel haberleri vermek için sabırsızlandığını anlatmıştı. Bir hukuk firmasının ofisini dekore etmek üzere çok iyi bir iş almıştı. Ama hiç beklemediği bu büyük işi anlatmaya başladığında, Ozan uzak ve sanki orada değilmiş gibi görünüyordu. Aklı başka bir yerde gibiydi. Aslı ‘gerçekte benimle ilgilenmiyor, sadece kendisini düşünüyor’ diye düşündü, heyecanı silindi gitti. Eşiyle birlikte bir kutlama yerine, Aslı başka bir odaya gitti ve kendisine bir bardak şampanya koydu. Bu arada Ozan, -o gün iş hayatında yaptığı bir hatadan ötürü büyük borca girdiği haberini almıştı- ‘Aslı gerçekte benimle ilgilenmiyor sadece kendi kariyerini umursuyor.’ diye düşünüyordu.’
Bu olay, bizlere evlilikle ilgili problemlerde sık gördüğümüz bir şablonu göstermesi açısından önemli. Eşlerden birinin yüksek beklentileri karşılanmadığı zaman, kişi eşinin ruh hali veya evlilikle ilgili düşünceleri konusunda negatif yorumlamalara eğilimli oluyor. Eşinin zihnini okumaya ( eşimizin düşüncelerini tahmin edebiliriz ancak ne düşündüğü ve neler hissettiği konusunda emin olmak yerine iletişime geçmek ve eşimize sormak her zaman doğru çözümdür.) ne kadar alışkın olduğuna bağlı olarak, hayal kırıklığına uğrayan eş kesin sonuçlara varabiliyor: ‘ Bu şekilde davranıyor çünkü hep anlayışsız bir insandı.’ yada ‘ Bu şekilde davrandı çünkü bana karşı nefretle dolmuş’ gibi.
olanlardan ne anlıyoruz
Bu tarz yorumlamalardan ötürü hayal kırıklığına uğramış olan eş ya karşı saldırıya geçiyor veya kendini tamamen geri çekiyor, kendi kabuğuna çekiliyor. Haksız bir şekilde cezalandırıldığına inanan diğer eş ise bu karşı saldırıya veya geri çekilmeye aynı şekilde cevap veriyor. Ve böylece çıkılması çok zor olabilen bir saldırı ve karşı saldırı kısır döngüsü içine girilebiliyor. Ne yazık ki bu, ilişkinin diğer alanlarına yayılarak devam edebiliyor. Eşimizin niyetini tahmin etmek, neden böyle davranabileceği konusunda tercümelerde bulunmak tehlikelerle dolu bir yoldur, çünkü insanlar zihin okuyamazlar. Yukarıdaki örnekte Aslı, kocasının sıkıntıda olduğunu ve iş yerindeki problemleri karısına nasıl anlatacağıyla ilgili endişelerini bilmiyordu. Aslı’nın bunları öğrenmesinin imkanı yoktu çünkü kocasına olan öfkesinden odayı terk edip gitmişti.Ancak bu kızgınlık ve geri çekilme Ozan için bir çok manaya geliyor: ‘Hiçbir nedeni yokken üstüme geliyor. Bu bir kez daha beni umursamadığını gösteriyor.’
İlişkilerde bu tarz yanlış anlaşılmalar ve karşılıklı zihin okuma denemeleri insanların düşünebileceğinden çok daha fazla. Ortada bir yanlış anlaşılma olduğunu görmek yerine, çatışan eşler, sorunu karı veya kocalarının bencilliği, hatası olarak yorumlamayı tercih ediyorlar. Eşlerini yanlış yorumladıklarından habersiz, kendi düşüncelerini eşlerine atfederek tartışmaya devam edebiliyorlar.
Orta yolu bulmak
Bu tip durumlarda, eşlerden birinin olaya bakış açısı, vardığı sonuçlar ve yorumları; diğerininkilerle ne kadar benzer veya değil önem kazanıyor. Evlilikten alınan doyumu direk etkileyen bu faktörler, eşler arasındaki iletişimi belirlemede de önemli bir rol oynuyorlar. Aslı ve Ozan’ın yaşadığı gibi yanlış anlaşılmaları yaşamamak için, öfkeli olduğumuzda ve hayal kırıklığına uğradığımızda nasıl düşündüğümüzü anlamak çok önemli. Çok kolay yanılabilen zihnimiz, öfke ve hayal kırıklığıyla zehirlendiğinde, karşımızdaki kişinin hareket ve davranışlarını yanlış yorumlamaya veya abartmaya eğilimli hale gelir. Bizim anladıklarımız ( abarttığımız davranışlar,yanlış yorumladığımız durumlar) üzerinden oluşturduğumuz görüntüyü eşimizin üstüne bir kıyafet gibi giydirir ve artık bu görüntüye saldırmaya başlarız. Bu tip anlarda çok nadiren vardığımız sonuçların yanlış olabileceğini görürüz. Örnek olarak Aslı, kocasının duruşuna çok bozulmuş ve sanki Ozan duygularını ifade edemeyen, alelade bir insanmışçasına, zihninde oluşuveren görüntüyü Ozan’a giydirmiş ve sinirle odayı terk etmişti. Tam bu sırada, Ozan eşinin hışımla odayı terk edişini izlerken öfkeyle dolmuştu. Artık ne zaman biri diğerini herhangi bir konuda hayal kırıklığına uğratacak olsa, bu abartılmış görüntüler zihinlerinde oluşacak ve bir sonraki çatışmaya zemin hazırlayacak…