Bir kaygı öyküsü Bay S

Bir yazı dizisi planlıyordum bir süredir. Bundan sonrasında bazı psikoterapi öyküleri paylaşacağım. Bunlar eski danışanlarımın kimlik bilgileri gizlenmiş ve bazen kurgularda eklenmiş şekilde  terapi süreçlerinden bir bukle olacak. Tüm süreç tabii ki uzun olacağından böyle bir iddiam yok. Bir tadımlık öykü sunacağım.

Bay S’nin terapi hikayesi şöyle başlıyor;

Tanışma

Tanıştığımızda yirmili yaşların sonlarında evli, henüz çocuksuzdu. Diş hekimiydi özel bir klinikte çalışıyordu. Çekingen bir duruşu vardı. İlk görüşmemiz için kendisini odama davet ettiğimde, belli belirsiz bir gülümsemeyle beni takip etti. Çocukluğundan beri devam eden şikayetleri başlıca; sosyal ortamlarda kaygılanma, sıcak basması kalp çarpıntısı gibi fiziksel belirtiler yaşama ve bunların farkedilmesinden korkma şeklinde giden, rezil olma aşağı görülme korkularıydı. Bir sohbet başlatmak tamamen isteksiz oluyor, devam eden bir sohbette ise çok kısa yanıtlar veriyor pek konuşmuyordu. Farkında olmadığı şey bu haliyle insanlar tarafından nasıl algılandığıydı. İnsanlarla ilişkilerinin bozulmasından korkuyordu ancak bu hali insanlarda kendileriyle sohbet etmeyi istemediği izlenimi oluşturuyordu.
İş yerinde büyük bir sorun yoktu özellikle hastalarının dişleriyle çalışırken. Ancak meslektaşlarıyla molalarda yine büyük zorluklar yaşıyor ve pek aralarına katılmıyordu.

Evlilik hayatında eşini seviyordu ancak kendisini anlamadığından şikayetçiydi. Bütün bu kaygılarla artık depresif bir ruh halindeydi ve giderek daha çok deprese olmaktaydı.

Terapi başlangıcı

İlk önce depresif duygularını hedefe koyarak nasıl duygu durumunu düzeltebileceği üzerinde çalıştık. Böylece aslında çocukluktan beri devam kaygılarıyla da mücadele edebilme becerisini dolaylı olarak geliştiriyorduk. Depresif duygu durum giderek azaldıkça sosyal kaygılarına odaklanmaya başladık.
Bu içsel çatışmalar hep ilişkisel boyutta yaşandığından, terapi odamızda çalışırken bir ayağımız hep Bay S nin ailesi geçmişi ve yaşantıları tarafındaydı yani anılar repertuarında…
Zaman ilerledikçe özellikle okul hayatı boyunca, akademik başarıyı tek hedef olarak önüne koymuş, yüksek notlarla sınavlarını geçmiş, bu da akranları tarafından “inek” olarak adlandırılmasına sebep olmuş ve daha çok dışlanmış biriydi. (Ne yazık ki gençler arasında zalimlik çok yaygın karşılaştığımız bir durumdur)
Bu süreç neden önemli? Kişinin kendisine yönelik olumsuz bir tavrı varsa (mesela Bay S kendisini pek beğenmeyen ve dışlanma korkuları yaşayan bir çocuktu) bu akran davranışları kişinin kendine olan korkularını besler ve büyütür. Bay S de tam olarak bunu yaşamıştı. Süreci devam ettirdikçe bu katı yapıyı yumuşatmak ve kendisine yeni bir bakış geliştirmesini sağlamamız gerekti

Sonuçlanma

Yaklaşık 20 seanstan bahsedebiliriz. Bu 20 seanslık süreç depresif duyguyu azaltıp, sosyal kaygısını minimuma indirip kendisiyle çatışmalarında ciddi yol aldığımız bir süreç. Benim farklı bir şehire taşınmam gerektiği için son süreci noktalayamasakta başka bir terapiste onu yönlendirirken ikimizde biliyorduk ki artık Bay S, odama ilk girdiğindeki adamdan çok farklıydı.
SON OLARAK;

Şimdi terapilerde zaman zaman kullandığım faydalı bir tekniği sizinle paylaşmak istiyorum. Buyrun izlemeye ;

Yorum yapın

LaTahzen Psikolojik Danışmanlık

Büyükesat Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi 45/7 Ankara - LaTahzen Psikolojik Danışmanlık