Namı diğer OKB. Takıntılarınızın hastalık boyutunu kazanmış olması sonrası artık tedavisini düşünmeye başladınız. Size ne kadar zor gözükürse gözüksün evet bir tedavisi var. Her ruhsal hastalıkta olduğu gibi ilaç tedavileri ilk akla gelen yöntem olsa da tek başına ilaç kullanıldığında hastalığın tekrarlama olasılığı biraz fazla. Yazımın ilerleyen bölümlerinde neden böyle olabileceğine yönelik fikirlerimi yazacağım. Ancak önce obsesif kompulsif bozukluğun psikoterapiyle tedavisini konuşuyor olacağız.
Daha önceki Takıntı ve Alışkanlıklarımız adlı iki yazımda obsesif kompulsif bozukluğu incelemiştim. Eğer okb yaşıyor ve bu yazıları okuduysanız tedavi sürecini başlattığınızı söyleyebiliriz. Evet tedavi süreciniz başladı, çünkü siz hastalığınızı araştırıyor ve onun hakkında bilginizi arttırıyorsunuz. Bu güzel bir başlangıç. Okb, hayatınızdan aldığınız keyfi ve işlevselliğinizi azaltıyor ve onu alt etmek için bilginizi arttırmalısınız.
Tedavi yolunda
Okb ile mücadelenizde bu bilgiler size çok yardımcı olacak. Bir terapistle çalışmayı seçtikten sonra, terapistinizin ofisine yola çıktığınızda mücadele süreci de ilerliyor demektir. Bir süre sonra terapistinizin ofisine ulaştınız, tanıştınız ve odasına geçip koltuğa kuruldunuz. İlk yapmanız gereken elinizden geldiğince yaşadıklarınızı açıkça anlatmaktır. Şikayetleriniz ne kadar zamandır, ne yoğunlukta oluyor, ne zaman artıyor veya azalıyor gibi bir çok şeyi karşılıklı konuşacaksınız. Rahat olun, ehil bir psikoterapist görüşme boyunca sizi soracağı sorularla yönlendirecek ve gerekli detayları konuşacaktır. Sonrasında görüşmenin sonlarına doğru, hastalığınızın şiddeti ve izlenmesi gereken yolla ilgili önerilerini size anlatacaktır. İlk görüşme bir tanışmadır, tedavi olmuş değilsiniz ama çok önemli bir adım attınız.
İlk görüşmeden ne beklemelisiniz?
İlk görüşme bir tanışmadır. Bu görüşmeden okb niz tedavi olmuş şekilde çıkmayacaksınız. Aksine psikoterapi süreci ani bir cerrahi operasyon değil, sizi istediğiniz yere götüren bir yolculuk gibidir. Aynen bir yolculukta yapılması gerekenler gibi önce hazırlık aşaması vardır. Yolda ihtiyacınız olabilecek şeyleri yanınıza almak istersiniz değil mi? Terapistiniz de yol arkadaşınız olacağına göre, bu yolculukta nelere ihtiyacınız olacak onları belirlemeye çalışacaktır. Terapi odasında iki kişi vardır. Terapistiniz ve siz. Ve bu odada sizin yaşadığınız sıkıntıları en iyi bilen, bu konunun uzmanı kimdir desek o Siz olursunuz. Terapiste ne kadar anlatsanız da o yaşamadığı için, sizin sorunlarınızı sizin gibi bilemez. O halde bu odada, sizin sorunlarınız konu olunca bu konudaki UZMAN sizsiniz. Obsesif kompulsif bozukluk tedavisi nasıldır? sorusuna gelince bu konudaki UZMAN ise terapistinizdir.
Görüşmenin devamı
O halde bulunduğunuz odada iki uzman baş başa vermiş durumdasınız. İkinizin de tüm bilgi birikiminizi ortaya koyarak birlikte çalışmanız sonucunda başarı ancak mümkün olacaktır. O halde bu ilk görüşme bu birlikte çalışmanın da başlangıcıdır. İlk görüşmenizde aklınızdaki soruları sorun. Kafanıza takılan soru işaretlerini gidermeniz iyi olacaktır, bunları terapistinize sorun. Bu ilk görüşmede yine terapistinizin eğitimini, uzmanlığını da karşılıklı konuşabilirsiniz. Görüşmede, ne kadar süre tedaviye devam etmeniz gerektiği de tahmini bir şekilde belli olacaktır. Yinede kesin bir tedavi planı ancak birkaç görüşme sonunda netleşir. Böylece ilk seansınız sonunda şu bilgilere artık sahipsiniz; tanınız nedir, hastalığınızın şiddeti, nasıl bir tedavi yolu izleneceği, tahminen ne kadar süreceği.
Psikoterapistinizin, terapi yolculuğunuzda yol arkadaşınız olduğunu konuşmuştuk. Terapistiniz, yaşadığınız bu rahatsızlığı alt etmenizde yardımcı olacak bir uzman ve en nihayetinde bir insan. Dolayısıyla aranızda bir tanışma ve terapi ilişkisi kurulacak. Birbirinize ısınabilmeniz için kendinize zaman tanıyın. Birkaç görüşme sonrasında, birbirinizi daha iyi anladığınızı göreceksiniz. Her yiğidin bir yoğurt yeme şekli vardır misali, terapistinizin de kendine has bir tarzı olacaktır. Bunu benimseyebiliyor musunuz bakın. Bu demek değil ki rahatsız olduğunuz şeyler olursa ifade etmeyin. Aksine tüm fikirlerinizi zamanı ve vakti geldikçe paylaşın, bu terapistinizle uyumunuzu arttıracaktır.
Tedavi basamakları
Obsesif kompulsif bozuklukta, tüm kaygı bozukluklarında olduğu gibi korkulan nesneler ve durumlar vardır. Mesela kirlenmek, hastalık bulaşması, dağınık bir masa, simetrik olmayan tablolar, akla geliveren ve rahatsızlık veren düşünceler gibi… Kişinin yaşadığı kaygıyı ve içeriğini analiz ettiğimizde şu bilgiye ulaşıyoruz; kişinin algıladığı tehlikenin olma olasılığı ne kadar yüksekse ( örneğin bir yere dokunduğunda onu hasta edecek bir şekilde ellerinin kirlenme olasılığını ne kadar yüksek görüyorsa) ve bunun bir felaket olacağına ne kadar inanıyorsa kaygısı o denli yüksek oluyor. Bu durum karşısında kendi başa çıkma becerilerini ve çevresel yardımı da ne kadar küçümsüyorsa, kaygısı bir o kadar daha artıyor. bknz. Formül tablosu
O halde yapılması gereken bir şey, okb ile ilgili korkularınızı değerlendirmek olacaktır. Bu ve daha bir çok teknikle takıntılarınızın bir listesi çıkarılacak ve çalışma daha da yoğunlaşacaktır. Bilmeniz gereken, takıntılarınızın sizin paranıza göz dikmiş bir kabadayı misali, hayatınızın emeğini,keyfinizi çalmaya çalıştığıdır. Eğer böyle bir kabadayı paranızı her istediğinde dediğini yaparsanız, ondan kurtulmanız mümkün olur mu? Tabiki hayır. Daha çoğunu istemek için geri gelecektir değil mi? O halde artık baş kaldırmak ve sağlam durmak zamanıdır ama bunu nasıl yapabileceğinizi öğrenmelisiniz. Terapi işte bunu öğrendiğiniz süreçtir.
Tedavi süreci
Bir süre sonra artık bilginiz arttıkça, takıntılarınıza baş kaldırmayı daha iyi başarır olacaksınız. Ve baş kaldırmayı öğrendikçe, özgüveniniz de artacaktır. Emek verdikçe daha iyiye gittiğinizi göreceksiniz. Unutmamanız gereken şey, her yolculukta aksiliklerin olabileceğidir. Nasıl ki arabayla bir geziye çıksanız yolda ummadığınız şeylerin olabileceği gerçeği gibi, terapi sürecide hep süt liman gitmez. Evdeki hesap çarşıya uymazsa, terapistinizle çalışarak sorunların üstesinden gelmek için açık olabilmelisiniz.
Okb ile ilgili bilgimiz arttıkça farkettik ki; takıntıların bu kadar hayatı etkiler hale gelmesi masum görünen bir düşmana dayanıyor. Mesela obsesyonunuz kirlenmekle ilgili olsun. Elinizin kirlendiğini hissettiğinizde rahatlamak için ellerinizi yıkadığınızı varsayalım. Bu yıkama davranışı, obsesyonunuzun tam da istediği şey. Yıkadıkça başlarda rahatlasanız da sonradan farkettiniz ki eskisi gibi rahatlamak için daha çok yıkamanız gerekebiliyor. Yani kabadayı (kabadayı benzetmemi hatırlarsınız) başta 5 lira istiyordu artık 5 lirayla doymuyor daha çok para istiyor. Ve istedikçede iyice doymaz hale geliyor. Bu döngüyü kırmak bahsettiğim terapi süreciyle mümkün.
Bütün bir sürece bakınca okb nin nasıl tedavi edildiğini söyleyebiliriz? Emekle, çalışarak, bir uzmanın yol arkadaşlığı vesilesiyle ve gerekli başkaldırmaları yaparak. İlaç tedavilerinin neden kesin çözüm olmayabileceğini düşündüğüm sorusuna gelince. İlaç tedavisinde okb li kişi, yeni beceriler ve başkaldırma gücü kazanmadan takıntıları bitiyor. Böylelikle çok değerli öğrenme gerçekleşmemiş oluyor. “Sanki sihirli bir el gelmişte, sıkıntıyı çekip alıvermiş gibi oldu” demişti bir keresinde bir danışanım. Dolayısıyla ilaç kullanımı bittiğinde, takıntıların geri gelişi de görülebiliyor. O yüzden sağlam adımlarla ilerlenilen bir psikoterapi süreci daha kalıcı sonuçlar vaadediyor olabilir. Artık tedavi zamanı geldi, haydi adım atın.
Sağlıcakla kalmanız dileğiyle.