İyi ve kötü

Günümüz dünyasına bakıyorum… Bazı şeylerden kaçınmaya çalışsam da teknoloji istenmeyeni çabucak karşıma çıkarıyor. Mesela ne kadar uğraşsam da iç karartıcı haberleri görmezden gelemiyorum. Zamanında, bir danışanım sabahları haber izlemeyi bıraktığını söylemişti. Kafamı toprağa gömsem bu beni kurtarır mı?

Küçük bir oğlum var elhamdülillah, onunla oynarken veya onu izlerken ne kadar çabuk büyüdüğünü görüp şaşırıyorum. İyi ve kötü bir arada. Bu hız beni düşündürüyor. Daha dün gibi kendi çocukluğum, hızla anılara geçiyorum oyun oynarken oğlumla. Bende şuralarda az koşturmadım diyorum, sonra şöyle vurmuştum topa. Bir keresinde düştüm dizlerim yara bere içinde kaldı ne kadar da enerjiktim o zaman. İşte bu hız beni bir daha düşünmeye itiyor. Hızla vaktimiz geçiyor değil mi? Ve nihayetinde zihnim orada takılıp kalıyor, çocuklarımıza nasıl bir dünya bıraktığımızı düşünüyorum.

İzlenimlerim

Danışanlarımla randevumun olduğu zamanlar arabamı biraz uzağa park edip ofise yürüyorum. Bu başta zorunluluk olarak başlamıştı kızılayda park yeri bulmak zordu ancak sonra bunun ne kadar keyifli olduğunu farkettim. Hava yağışlı olursa daha iyi çünkü öyle havaları daha çok seviyorum. Masa başı bir iş diyebiliriz psikoterapiye, koltuğumda oturup dinliyorum, bedenimden çok beynim yakıyor tüm enerjiyi. O yüzden sağlık açısından bu yürüyüşler bana iyi geliyor… Kısa yürüyüşlerim sırasında görüyorum ki insanlar aslında mutsuz, düşünceli ve hatta tedirgin. Ekonomik endişelerin hayatımızı ülke olarak büyük oranda etkilediği bir gerçek ama bunun dışında insanlarımız anlamsızlaşmanın tehdidiyle karşı karşıya. Bunu sadece ifadelerden ve birkaç ufak jestten anlamak mümkün. Gözler neredeyse boş bakıyor, suratlar gergin ve omuzlar düşük. Bir anne daha biraz önce yanımdan geçerken kızına bir tokat indirdi. Tahammül ne kadar azalmış.

Bir gün otobüs durağında günün yorgunluğuyla beklerken (o zamanlar arabam yok) , bir anne ve küçük kızı arasındaki diyaloğa şahit oldum. Kız en fazla 5 yaşlarında, annesi ona kızgın ve kız yalvarıyor;

– Tamam anne bir daha yapmıcam
– Hayır seninle konuşmıcam git yanımdan , zaten seni hiç sevmiyorum bıktım artık senden, diyor Anne ve daha bir çok korkunç söz ve tavır ekliyor.

Kız çocuğunun çaresizliğini ve ağlayışını unutamıyorum. Muhtemelen dünyadaki en önemli varlığı olan kişiden (anneden) böylesine reddediliş yaşayan bir çocuğun psikolojik yaralanmasını düşünmeyin, bunu düşünmek bile kalbi parçalar.
Bunun gibi bir çok an var aklımda, biz insanlara ne oluyor?

Fikirlerim

Biz yetişkinler ve bizden önceki yetişkinler (atalarımız) bir yerde bazı travmalara maruz kaldık. Ülkemiz toplumsal travmalar açısından oldukça deneyimli ne yazık ki. Doğal felaketler, terör saldırıları ve ekonomik buhranlar hemen aklıma gelenler. Ama bunun dışında 3. sayfa haberleri denilen bazı olaylarda büyük ses getirdi ve toplumsal olarak bizi derinden yaraladı. Artık kendimizi pek güvende hissetmediğimiz bir sır değil. Tüm bu yükler bizleri daha mutsuz bir hale getiriyor ve sanırım bu yükü bizden sonraki nesillere de aktarıyoruz.

Uyarı;  Bazı fikirlerim yabancı gelirse sen yine de okumaya devam et; Bak şimdi kısır döngü burada başlıyor. (yani bazı yüklerimiz var ve biz bunları yeni nesile aktarıyoruz)
Kısır döngü ne demek dersen; adı üstünde, başladığı noktaya geri dönen ve herhangi bir yenilik, faydalı bir çözüm üretmeyen yaşantılardır diyebiliriz. Biz olumsuzlukları yüklendik ve bu olumsuz yükleri olanca ağırlığıyla taşıyoruz  ve dünyayı bizden sonrakilere daha da zor bir yer olacak şekilde bırakıyoruz. Evet zor zamanlardan geçiyoruz ancak yine de umut var

Umut hep vardır

Bir düşünür şöyle demiş; hayat iki şeyden ibarettir (biz kabaca iki şey diyelim). Başımıza ne geldiği bunun bir kısmıdır. Diğer kısmı ise o başımıza gelene karşı tepki olarak ne yaptığımızdır. O halde şöyle bir şey oluyor;

Hiç kimse başına gelecek olayları tam anlamıyla kontrol edemez. Hayat olması gerektiği gibi akar ve bizler etraftaki olayları kontrol edemeyiz. Örneğin, yolda arabayla giderken kontrolüm benim arabamdadır ( o da görece kontrol yani direksiyon elimde olduğu için kısmi kontrol. arabanın motorunda olabilecek ani olaylar herhangi bir mekanik arıza vb yine o an kontrolüm dışında) ancak yanımda seyreden diğer arabaların kontrolü tamamen benim kontrolüm dışındadır. Basit değil mi…
Peki başımıza gelecek olaylarda kontrol bizde değilse, onlar olduğunda bizim ne yaptığımız bizim kontrolümüzdedir. Umut tam bu noktada başlıyor işte. Yani olaylar değil tepkilerim kontrolümde! Dedim ya umut hep vardır.

Şimdilik bitirirken

Şimdilik bitirirken sizi duyar gibi oldum  “ İyi de , ben bazı tepkilerimi kontrol edemiyorum ki” Tamam bu olabilir, benim kastettiğim sen kendini tanıdıkça o kontrolü de elde edeceksin. Şimdilik şunu bilerek işe başlayalım, bizler mutsuz ve gergin bir halde yaşıyoruz (çoğu zaman) ve bu dünyamıza miras olarak kalmak üzere. Ancak bu değişebilir (ve değişmeli de tabii). Eğer istersen. Bunun nasıl olabileceğini bir sonraki yazımda tartışacağım, görüşmek üzere sayın okur.

Dipnot; Haydi şimdi bu yazıyı bitir ve kendine bir iyilik yap. Eğer çocuğun varsa onu sev ve sevindir. Çocuğun yoksa kendini mutlu ve sıcak hissettirecek bir şey yap. Kendine bir güzellik ısmarla derler ya işte öyle bir şey.

Yorum yapın

LaTahzen Psikolojik Danışmanlık

Büyükesat Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi 45/7 Ankara - LaTahzen Psikolojik Danışmanlık