Hak ve batılın savaşı için tarihi gezinelim. Seninle küçük bir örneğini paylaşayım. Bir zaman Amerikalı petrol şirketleri kurşun maddesini benzine katarak buna patent aldılar ve ilk işçi ölümleri çok geçmeden 1922lerde duyulmaya başlandı. Kurşun üretim tesislerinde işçiler aklını kaçırıyor, kör sağır oluyor, acılar içinde ölüyordu. Bu ağır kurşun zehirlenmesinin bir sonucuydu.
Gerçekler saklandı
Ancak bu durum yüksek paralar ödenerek örtbas edildi, halktan gerçekler saklandı ve üretim devam etti. Kurşunlu benzin tüm dünya da kullanılmaya başlandı ve yavaş yavaş herkesi zehirledi. Türkiye de Kurşunlu benzin 1996 yılında yasaklanabildi!!! C
Clair Cameron Patterson isimli bir bilim adamı 1950lerde bu zehiri ve etkilerini farkederek bu şirketlere savaş açtı. Ve dünya onu destekledi mi? Hayır tabiki! Cellatına aşık olmuş dünya, onu yalnız bıraktı, petrol şirketleri ise avukatlar ve satın alınmış “bilim adamcıkları” desteğiyle karşı bir savaş başlattı. Patterson un çalışmaları engellendi, işinden dahi oldu ancak yılmadı ve Allah celle celaluhu nun muradı, sonunda bu savaşı kazandı… Ancak onlarca yıl Kurşunlu benzin kullanımından dünyaya miras yoğun bir zehir tabakası kaldı. Yol kenarında ki tarlalar, nehirler dahası şehirler… İnsanları yavaş yavaş zehirlemeye devam ediyor. Ülkemizde Kurşunlu benzin 1996 da yasaklanabildi tekrar hatırlatırım…
Günümüz gerçeği
Günümüz gerçeği o zamanki petrol şirketleri o günlerde kazandıkları servetle büyüdükçe büyüdü, peki bu hatırlanıyor mu? Tabiki hayır. Şimdi hepsi çok “çevreci”
Bunu şunun için anlattım bir deli kuyuya taş atsa kırk akıllı çıkaramaz misali, Batıl öyle sevilir ki insanlar arasında, ne zaman biri Hakkı anlatmaya kalksa hemen reddedilir, deli damgası yer.
➡️”(Ey Muhammed!) Onlara, o memleket halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti.
Hani biz onlara iki elçi göndermiştik de onları yalancı saymışlardı. Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek vermiştik. Onlar, “Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz” dediler.
Onlar şöyle dediler: “Siz de ancak bizim gibi insansınız. Rahmân, hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.”
(Elçiler ise) şöyle dediler: “Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor.”
“Bize düşen ancak apaçık bir tebliğdir.”
Dediler ki: “Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizim tarafımızdan size elem dolu bir azap dokunur.” (13-18 Yasin)
Kuranı Kerim hakkı söyleyenlerin nasıl zorluklarla karşılaştıklarını anlatan kıssalarla doludur.
Günümüz dünyası
Günümüz dünyası göründüğü gibi, anlatıldığı gibi pamuklara sarılmış pembe bir masal değil efendim. Mutfağınızdaki ürünler, dolabınızdaki temizlik malzemeleri, izlediğiniz tv daki çoğu kanal, program bir zehire dönüşmüş durumda. Yavaş yavaş sizi bizi neslimizi zehirliyor. Artık bizi uyaracak, deli damgası yiyip aforoz edilecek hak sevdalıları aranıyor…